Turco | Inglés | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | tahmin edilmek | be predicted v. | ||
Thunderstorms are predicted. Fırtınalar tahmin ediliyor. More Sentences |
||||
General | tahmin edilmek | be forecasted v. | ||
Canadian wheat prices are forecast to decrease. Kanada'da buğday fiyatlarının düşeceği tahmin ediliyor. More Sentences |
||||
General | tahmin edilmek | be estimated v. | ||
It is estimated that a great number of his inventions remain unknown to date. Onun buluşlarının büyük bir kısmı tarihe bilinmeyen olarak kalacağı tahmin edilmektedir. More Sentences |
||||
General | tahmin edilmek | be foreseen v. |
Turco | Inglés | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | öldüğü tahmin edilmek | be presumed dead v. | ||
Dan had been missing for two years and was presumed dead. Dan iki yıldır kayıp ve öldüğü tahmin ediliyordu. More Sentences |